Yaptıkların için karşılık bekleme... Hatta mümkünse hiçbir şey bekleme.
Huzuru uzakta arama... Huzur sende, derununda, aklında, içinde, kalbinde.
2020/3 - İttihadçılardan Kemalistlere Balkan Harbi'nden Suriye'ye Propaganda
Konu Sahibi: Beytullahimzaoglu, Kategori: Diğer Makaleleri, 0 Yorum, 1147 Okunma
Administrator
*******
248
Mesajlar
248
Konular
28-12-2021, 21:33 (Son Düzenleme: 27-04-2022, 00:55, Düzenleyen: Beytullahimzaoglu.)
#1
İTTİHADÇILARDAN KEMALİSTLERE… BALKAN HARBİ’NDEN SURİYE’YE…
“PROPAGANDA”

(Beytullah İmzaoğlu – iletisim@beytullahimzaoglu.com)

   

TAKDİM

Kemalist rejimin kurucuları İttihadçı B kadrolardan müteşekkildi. Ancak her ne kadar ana kadro tasfiye edilse de aynı refleksler B kadrosunda da görülmekteydi. İşte propaganda söyleminde birleşen iki mütemmim cüz…

GİRİŞ

İttihadçılar ve Kemalistler arasında pek çok benzerlikler vardır hatta bu sebeple Kemalistleri, neo-İttihadçı olarak tavsif etmek bile mümkündür. Bu benzerlikleri komitacılık/particilik, komita-parti menfaatini devlet-millet menfaatine üstün tutmak, kolay adam harcamak, iktidarı ele almak için her türlü icraatı irtikap etmek, propagandayla akılları zehirlemek gibi birçok noktada ana başlıklar hâlinde sıralayabiliriz. Bu makalemizde “Propaganda” hususunda İttihadçıların Balkan Harbi, Kemalistlerin de bugünkü Suriye meselesinde göstermiş oldukları benzer aksülamele dikkat çekeceğiz.

BALKAN HARBİ VE İTTİHADÇI PROPAGANDA

İttihadçılar, Said Paşa’nın Temmuz 1912 senesinde sadaretten çekilmesiyle iktidardan düşmüşler ve kendilerini birdenbire muhalefette bulmuşlardı. Ekim 1912 senesinde ise Balkan Harbi patlak vermişti. Balkan Harbi sırasında İttihadçıların -belki de muhtemel bir mağlubiyetle yeniden iktidar oluruz düşüncesiyle- cephedeki askerlerin moralini bozarak onları gayretsizliğe itmek hususunda propaganda yaptıklarına dair o devrin mühim simalarının hatıralarında birkaç kayıt bulunmaktadır. Bu kayıtlar dikkatle incelendiğinde görülmektedir ki bugünün neo-İttihadçıları Kemalistler tarafından da Suriye meselesinde benzer bir propaganda yapılmaktadır. O halde İttihadçıların propagandasına dair birkaç misal vermek yerinde olacaktır.

Edirne Müdafii olarak meşhur olan Şükrü Paşa’yla bir röportaj yapan ve yaptığı bu mülakatı iki ayrı eserinde tarihe ve umumi efkâra havale eden İsmail Hami Danişmend’in naklettiğine göre Balkan Harbi sırasında İttihadçı önde gelenler askerin moralini bozmak için propaganda yapmışlardır. Buna göre; Şükrü Paşa: “İttihatçıların eski Dahiliye Nazırı Talat Bey gönüllü nefer yazılıp Edirne’ye gelmişti; maksadı askerlik etmek değil, askeri ifsad etmekti … Askeri harbetmemeye teşvik ediyor ve bilhassa Anadolu efradına Rumeli’nin kendi vatanları olmadığından bahsediyordu! … Doktor Bahaüddin Şakir … Talat’ın propagandasına devam” ediyor demiş ve ikisini idam etmemek için kendini zor tuttuğunu ve Bahaddin Şakir’in ayrıca Selimiye Camii’ni düşman eline geçmemesi için berhava edilmesini teklif ettiğini ifade etmiştir.

   
(Bkz: İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Cild IV, İstanbul, 2011, sh. 541-542)

   
(Bkz. İsmail Hami Danişmend, Tarihi Hakikatler, İstanbul, 2016, sh. 360)

Harp sahasında hekim olarak vazife alan Dr. Rıza Nur da benzer bir hususu hatıralarında şu ifadelerle anlatmaktadır; “Bence mağlubiyetin sebepleri başkadır: Biri terhis, diğeri kumandanların dirayetsizliğidir. Daha mühimi orduda zabitlerin hatta neferlerin o esnada İttihatçı ve muhalif olarak birbirine zıt olması ve daha feci Talat ve emsali İttihatçıların ordu içine girip ‘-Askerler! Bir bunak Kâmil Paşa için kanınızı döküyorsunuz. Gâvur burada değil, İstanbul’dadır. Asıl gâvur Kâmil Paşa’dır. Sizi gâvura sattı. Gidin önce o gâvuru gebertin!’ diye propaganda yapmalarıdır. Bu yalan değildir. Bu hususta müşahede ve delillerim vardır. … Siyasi hırs fena şey… Gözü boyuyor

   
(Bkz: Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Cild I, Almanya, 1982, sh. 321)

Balkan Harbi sırasında şeyhülislamlık makamında bulunan Cemaleddin Efendi de hatıralarında harbin kaybedilme sebeplerinden birisi olarak ordu içine gönüllü asker olarak giren birtakım kimselerin yaptığı menfi propaganda olduğunu ifade etmektedir.

   
(Bkz. Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, Siyasi Hatıralarım, İstanbul, 1978, sh. 132-133)

AKTÜEL SURİYE MESELESİ VE KEMALİST PROPAGANDA

Gerçekten de üç ayrı görgü şahidinden veya o devirde hadiselerin içinde bizzat yaşayan kimselerden nakledilen bu ifadeler bugünün Kemalistlerinin kullandığı jargonla ne kadar benzer değil mi? Onlar da bugün ordumuz harp sahasındayken “Biz Arap değiliz ne işimiz var Arap topraklarında” diyebiliyorlar veya “İçeride Suriyelileri besleyip dışarıda Suriye ile savaşan tek ülkeyiz” manşetini atabiliyorlar. (Bkz: Sözcü Gazetesi 12 Şubat 2019) Halbuki harpte muhalefet olmaz. Harp bittikten sonra ancak harbin muhasebesi yapılabilir ve bir kusur bulunursa ancak o takdirde kusurlulardan hesap sorulabilir. Zira harp devam ederken ordunun moralini bozmak hem de ordu harp sahasındayken bunu yapmak ne demektir, bunun takdirini siz değerli okuyuculara bırakmak en doğrusu olacaktır.

KAYNAKÇA

Sözcü Gazetesi 12 Şubat 2019
Beytullah İmzaoğlu, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi (1848-1919), Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları, Enstitüsü, Yüksek Lisans tezi, İstanbul, 2019
Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Cild I, Almanya, 1982
İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Cild IV, İstanbul, 2011
İsmail Hami Danişmend, Tarihi Hakikatler, İstanbul, 2016
Şeyhülislam Cemaleddin Efendi, Siyasi Hatıralarım, İstanbul, 1978

DİPNOTLAR

*Metin dahilinde parantez içinde gösterilmiştir.
*Bu makale Derin Tarih Dergisi Mart 2020 sayısında neşredilmiştir.
...
İktibaslarınızda bu sayfayı şu şekilde kaynak gösteriniz:
Kaynak: www.Beytullahimzaoglu.com
...
Twitter - YouTube - Instagram


Hızlı Menü: